BLOCKCHAIN TEKNOLOJİSİ NEDİR?
BLOCKCHAIN TEKNOLOJİSİ NEDİR?
Şunu kabul edelim. Artık blockchain teknolojisi iyiden iyiye hayatlarımızda yerini alıyor. Kripto paralar, NFT'ler, metaverse'ler ve daha yaratılmamış nice heyecan verici proje, geleceği şekillendirmek üzere henüz bomboş sayılabilecek matriste yerini sırasıyla alıyor. Bu yazımda bunun neden heyecan verici olduğunu ve neden geleceğin bunun üzerine şekilleneceğini anlatacağım.
"Peki nedir bu blockchain teknolojisi?"
Bu konudaki hemen hemen bütün blogların, makalelerin böyle başladığını artık ezberledik. Bu ilk yazımda iddia ediyorum, eğer daha önce anlamadıysanız, bu sefer anlayacaksınız :)
Blockchain (blok zinciri) teknolojisi, en basit anlatımıyla, bir dağıtılmış kayıt defteri teknolojisidir. 'O da nedir hacı?' dediğinizi duyar gibiyim. Kayıt defterini bir muhasebe defteri veya bir bankanın müşterileri için tuttuğu ekstre gibi düşünebiliriz. Muhasebe defterinden gidecek olursak, bu defterin önemli ama basit bir özelliği, her sayfada sayfa numaralarının olmasıdır. Bunun amacı; araya sayfa girmesin, aradan sayfa çıkmasın, manipülasyon olmasın diyedir. Bu bağlamda her bir bloğu da bu muhasebe defterinin sayfaları olarak düşünebiliriz. Ve Genesis Bloğu (ilk blok) hariç bütün bloklar, bir önceki bloğun parmak izini (hash code) taşır. Böylece araya blok sokmak, aradan blok çıkarmak mümkün olmaz. Genesis bloğu da parmak izi taşımayan tek blok olduğu için onun ilk blok olduğu rahatlıkla anlaşılır.
Peki neden dağıtılmış? Toplu olmuyor mu?
İşte zurnanın zırt dediği yer tam da burası! 1982 yılında Leslie Lamport, Robert Shostak ve Marshall Pease tarafından "Bizans Generalleri Problemi"ni çözen bir makale yayımlanır. Bu problemde fethedecekleri şehrin 5 ayrı yerine konuşlanmış 5 generalin ortak bir karara varmaları gerekiyor: ya saldıracaklar, ya geri çekilecekler. Ama her iki durumda da hepsinin ortak bir karara varması gerekiyor. Yani ya 5'i birden saldıracak veya hiçbiri saldırmayacak. Diğer her türlü senaryo mutlak mağlubiyeti getiriyor. Peki bu generaller, aralarında nasıl bir fikir birliğine varacaklar? Tabi ki ulaklarla! Her general fikrini ulaklar aracılığı ile birbirine ulaştırabilir. Ama bi' dakika... ulaklar güvenilir mi? Ya ulaklardan biri generalin fikrini yanlış iletirse? Ya hain bir general, bilerek ve isteyerek ulağa düşündüğünün aksi cevabı iletirse?
İşte blok zinciri teknolojisi bu gibi merkezi bir otoriteye bağlı olmayan durumlardaki güven sorununu çözmeyi amaçlar. Yani benim bu sistemde işlem yapmam için karşımdakine güvenmem gerekmiyor. Ben sisteme güveniyorum. İşin ilginç yanı ise, Bitcoin ile bu teknolojiyi ortaya koyan Satoshi Nakamoto'nun aslında kim olduğunu kimsenin bilmemesidir. Yani geleceğimizi şekillendirecek olan bu teknolojinin mimarı bilinmiyor. Bir adam, bir kadın veya bir grup ortaya bombayı (whitepaper) bırakıp sırra kadem basıyor. Bana sorarsanız uzaylılar bile olabilir. Ama benim blockchain'e güvenmem için Satoshi Nakamoto'ya güvenmem gerekmiyor :)
Fakat dağıtılmış olmasının altında büyük bir amaç yatıyor: Gücü merkezi otoriteden alıp sana bana dağıtmak! İşte bu yanıyla gücü, bize sormadan, bizi düşünmeden, sırf kendi çıkarları doğrultusunda herşeye karar veren merkezi otoriteden alarak büyük bir devrimin temellerini atıyor.
O ne demek şimdi??
Mesela merkezi bir otorite olarak bankaları ele alalım. Çoğumuzun gözünde, reklamı yapılan birçok ürün gibi bankalar da güvenilirdir. Ama aslında bankaya koyduğumuz para bizim değildir. Bunu normal durumlarda farkına varmayız. Normal olmayan duruma örnek olarak 90'larda İmar Bankası'nın batışını örnekleyebilirim. Herkes bir anda parasını çekmeye gittiği için hiç kimse parasını tam olarak alamadı. Bu bugün de böyledir. X bir bankaya, o bankanın bütün müşterileri gidip aynı anda paralarını çekmeye kalksa, paralarının sadece %8ini alabilirler. Banka da batar. Çünkü fiziksel olarak dağıtımdaki para (banknot), dijital olarak döndüğü görünen paranın sadece %8'idir.
Başka bir örnek de şöyle olsun: benim bir firmaya 100.000 lira borcum var. Ve şans yüzüme güldü, milli piyangodan 100.000 lira kazandım. Bu para bankaya yattığı gibi banka bu paraya el koyar. Ben diyemem ki: "ben bu parayla, aklımda da çok güzel bir iş fikri var, iş kurayım, kazandığım parayla da borcumu taksit taksit ödeyeyim." Olmuyor maalesef.
Özetle şu an içinde bulunduğumuz sistemde paramızın kontrolü, hatta aidiyeti dahi tam olarak bizde değil. Ama blockchain teknolojisi bunu değiştiriyor. Senin paranın kontrolünü tam olarak sana veriyor. Tabii cüzdanının şifresini kaybedersen, unutursan geçmiş olsun :)
BITCOIN BLOCKCHAIN'İ HAKKINDA
Bitcoin blockchain'i, 2009 yılında ilk çıktığında madencilerine, kazdıkları blok karşılığı tam 50 Bitcoin veriyordu. Hemen aaa oo demeyin canım. O zamanlar Bitcoin 1 cent'ti. Ama o zamanlar bitcoin'i (daha doğrusu Bitcoin ağındaki bir bloğu) o günün şartlarındaki standart bir laptop ile kazabiliyordunuz. Öngörülü olanlar bu bitcoinleri saklayıp bugün Bitcoin milyonerleri oldular. Bu fırsat, fırsatı gören herkese açıktı. Hepimizindi.
Bugün bir Bitcoin bloğunu kazmak, ancak ASIC (Application Specific Integrated Circuit; Uygulamaya Özel Tümleşik Devre) denen özel işlemcili bilgisayarlardan oluşan bir çiftlik kurmakla mümkün.
Nedir bu madencilik, kazmak falan? Altın çıkarmak gibi birşey mi?
Madencilik, bir blockchain'de kullanılacak blokları hayata geçirmek için, sıradaki bloğun şifresini çözmek üzerine kurulu bir işlemdir. Kripto adı tam olarak buradan gelir. Bu şifreyi yüksek işlemci gücüne sahip bilgisayarlar çözer ve ödül olarak Bitcoin alırlar. Yaklaşık her 10 dakikada bir, bir blok çözülür ve ağa eklenir. Bu bloklar, daha önce belirttiğim gibi defter sayfası gibi kullanılırlar. Ayşe, Mehmet'e 1 Bitcoin göndereceği zaman, sistem akıllı kontrat vasıtasıyla Ayşe'nin Ayşe olup olmadığına, Mehmet'in Mehmet olup olmadığına ve en önemlisi de Ayşe'nin 1 Bitcoin'i olup olmadığına bakar. Bunlar geçerliyse Ayşe Mehmet'e 1 Bitcoin transfer eder. Bu transferin detayları bloğa yazılır. (Bu bilgiler herkes tarafından görülebilir, yani merkezi sistemin aksine şeffaftır. Ancak cüzdanların kime ait olduğunu görebilmek için 3. parti uygulamalar kullanılması gerekir.) Madencilik yapanlar aynı zamanda node'lardır (ağ düğümü/general). Bu node'lar da validatördürler. Bilgisayarlarına kurulu bir program sayesinde bu işlemleri onaylarlar.
Peki blockchain'de işlemler güvenli midir?
Sistemin en ilgi çekici özelliklerinden biri; yine akıllı kontratlar vasıtasıyla A node'unun Ayşe'nin Mehmet'e transfer ettiği 1 Bitcoin'i onaylayacağının, o ana kadar kimse tarafından bilinmiyor olmasıdır. Sistem rastgele bir şekilde, dünyanın herhangi bir yerindeki bir node'u bu işlemi onaylaması için atar. Daha doğrusu 1 değil en az 10 node atar. Sistemde %51 kuralı geçerlidir. Yani bir işlemi 6 node onaylıyor ve 4 node onaylamıyorsa, sistem bu 4 node'un kendisini yanıltmaya çalıştığına karar verir ve bir yandan işlemi onaylaması için yeni node'lar atarken, bu hilebaz 4 node'u da sisteminden atar. Artık bu madencilerin blok kazdıkları bilgisayar sistemleri, ödedikleri elektrik faturaları (ki ciddi rakamlardan bahsediyorum) çöp olmuştur. Bu arada bu hile başarılı olsa bile sadece tek bir transfer için başarılıdır ve bugün bu tür bir hile yapmanın maliyeti trilyon dolarları bulmaktadır. İşte her bir bloğun bir öncekinden biraz daha zor kazılmasının altında yatan nedenlerden biri budur.
Kısaca akıllı kontratlar, bir blok zincir ağında kullanıcıların nasıl davranacaklarını -genellikle ödül-ceza sistemiyle- belirleyen kurallardır. İşte ben bu kurallar sayesinde sisteme güvenebiliyorum. Çünkü hiçbir madenci, o kadar yatırım yaptığı, altın yumurtlayan tavuğunu kesmek istemez, o yüzden dürüst davranmak zorundadır. Block zincirlerde güven bu şekilde sağlanır.
Bitcoin mutabakatı (Proof of Work-PoW)
Bu güveni sağlayan mutabakatlar (cezaya konu yatırımlar) çeşitlidir fakat Bitcoin için konuşacak olursak bu, Proof of Work'tür. Yani iş kanıtı. Madenci, ağa katılabilmek için bilgisayar, işlemci ve elektrik faturasına yaptığı yatırımla bir anlamda "ben bu işin içindeyim" der. Burada ciddi işlemci güçlerinden ve doğal olarak ciddi elektrik faturalarından bahsediyorum. Hatta öyle çok enerji tüketiliyor ki; Bitcoin madenciliğinin çevreye olumsuz etkilerinden söz ediliyor. Buna şahsen ben de katılıyorum. *Bu nedenle başka blok zincirleri farklı mutabakat yöntemleri yarattılar ve yaratılmaya da devam ediyor. Buna başka bir yazımda değineceğim.
Şöyle bir özetleyecek olursak;
- Bitcoin ağının çalışabilmesi için madencilere ihtiyacı vardır.
- Bu madenciler blok kazarlar ve bu bloklar 1 MB gibi küçük bir alana sahip olup, işlemlerin kaydedilmesi için kullanılır.
- Madenciler aynı zamanda validatör oldukları için, yapılan işlemlerin doğruluğundan ve bloğa kaydedilmesinden sorumludurlar. Hem bu işlemlerden, hem de blok kazmaktan dolayı ödül alırlar. (Bankanın yaptığı işi burada madenciler yapıyor)
- Ödüllerini ebedi olarak kaybetmemek adına hile yapma şansları yoktur. Zaten tek başına yapılmaya çalışılan hileleri sistem hemen sezer, iptal eder ve cezasını keser.
- Görevler node'lara rastgele dağıtıldığı için bir hacker saldırısına karşı önceden önlem alınmış olur. Büyük bir organizasyonun bütün sistemin %51ine sahip olması gerekir. Bunun da maliyeti trilyonlarca doları bulur ve en fazla bir işleme müdahele edilebilir.
- Madencilik ödülleri Bitcoin olarak verilir. Piyasaya arz edilen bütün Bitcoinler bu ödüllerdir.
- Bugün bu ödül, halving (yarılama) ile blok başına 6,25 Bitcoin'e düştü ve her 4 senede (200.000 blokta) bir yarılanacak.
- Böylece, toplamda tamı tamına 21 milyon adet arz edilecek olan Bitcoin'e erişim gittikçe zorlaşacak. Bu da Bitcoin'in değerini uzun vadede sürekli arttıracak gibi görünüyor.
- Şu an için her ne kadar bunun 18,8 milyonu arz edilmiş olsa da, hesaplamalara göre bütün Bitcoinlerin çıkması 2140 yılını bulacak.
Bitcoin block zinciri ağı, bunları akıllı kontratlarla önceden belirlemiştir ve bunun dışına çıkmanın imkanı yoktur. Blockchain'e yazılan herşey ebedidir. Herkes tarafından görüntülenebilse de kimse tarafından değiştirilemez. Yani şeffaftır ama buna karşılık bir işlem geri alınamaz, telafi edilemez (Bunun için bazı durumlarda çatallar yaratılır. Bu da başka bir yazının konusu olsun). Öte yandan sisteme hile hurda, yolsuzluk, rüşvet vs. karıştırılamaz. Şifrelerin kaybedilmesinden, Bitcoinlerin yakılmasından, şifresi hiçbir aile bireyinde veya tanıdıkta olmayan kişilerin ölümü gibi olaylardan dolayı yaklaşık 1 milyon Bitcoin'in kaybedildiği öngörülmektedir.
Blok zinciri teknolojisi, tamamen merkeziyet karşıtıdır. Dağıtılmış bir sistemin başka ne gibi faydaları olabilir? Neler(e) entegre edilebilir? Siz nelerden rahatsızsınız ve nelerin değişmesi harika olurdu? Siz düşünürken ben de yeni yazıma odaklanayım :)
Eğer atladığım, merak ettiğiniz birşey varsa yorumlarda sorun cevaplayayım. Yeni yazımın konusu için önderide de bulunabilirsiniz :)
Yorumlar
Yorum Gönder